Novels2Search

Bölüm 5 - Beyaz Büyü Kulesi

Bölüm 5 - Beyaz Büyü Kulesi

Jaksen, daha önce hiç köyden dışarı adımını atmamıştı. Han'da çalışırken paralı askerlerin, kervan muhafızlarının ve gezginlerin hikayelerini dinlemiş, dış dünyayı hayal etmeye çalışmıştı. Ama o hikayelerdeki yerleri kendi gözleriyle görme şansı hiç olmamıştı. Eğer o trajik gün yaşanmasaydı ve bu garip dünyaya çağrılmasaydı, Lena ile bir şehirde okula gitme hayali belki de gerçek olabilirdi. Şimdi ise bu, gerçekleşmesi imkânsız bir rüyadan ibaretti.

En azından şimdilik.

Ogmios'un teklifini kabul etmişti: Bu dünyada onlara yardım edecek, karşılığında kendi dünyasına dönebilecekti. Dönüş yolunu bulduğunda, babasını geri getirme şansı olacaktı. Bu düşünce, Jaksen'i bir nebze olsun rahatlatıyordu. Kendi kendine mırıldandı:

"İlk önce anlaşmanın benim üzerime düşen kısmını yerine getirmeliyim."

Bir süre yalnız kalarak düşündü. Lena'nın her zaman olaylara gerçekçi bir şekilde yaklaştığını biliyordu. Bu yüzden bu sefer kendini onun yerine koyarak karar verdi. Yardıma muhtaçlara yardım etmek doğru olan şeydi. Ayrıca başka bir seçeneği de yoktu.

Nihayet düşüncelerini toparladıktan sonra yataktan kalkmış ve ilk kez köyden dışarı çıkmanın ve farklı bir yeri keşfetmenin heyecanı ile odadan ayrılmıştı. Burası gerçekten büyük bir kaleydi. Gerçi buradaki beyaz cübbeli insanlar buraya kale yerine kule diyorlardı. Acaba gerçekten de büyük bir kule miydi? Bu yer hakkında meraklanmıştı, burayı dışarıdan da görmek istiyordu.

Odasının kapısını açar açmaz karşısında iki genç adam buldu. Beyaz cübbeler giymişlerdi ve kapının açıldığını görünce hemen başlarını eğip bir ağızdan selam verdiler:

"Kahramanı selamlarız!" O sırada, nefes nefese gelen bir kızın sesi duyuldu. Hızlı adımlarla yaklaşıp selam verdi. Jaksen dikkatlice baktı ve bu kızın önceki gün çok konuşan genç kız olduğunu hatırladı. Adı... neydi ki? Relan mıydı?

Genç kız, Jaksen'in kendisine baktığını fark ederek heyecanla konuşmaya başladı:

"Size eşlik etmeme izin verir misiniz? Size kuleyi gezdirmek istiyorum. Bu arada, onca hengamenin arasında unutmuş olabilirsiniz; benim adım Rona. Size hizmet etmek benim için bir onurdur, Bay Kahraman!"

Rona, bu sözleri tamamen içtenlikle söylemişti. Ancak konuşurken yüzünü Jaksen'e o kadar yaklaştırmıştı ki Jaksen'in yüzü kızarmaya başladı.

"Ş-şey... teşekkür ederim, Rona," diye kekeledi. "Açıkçası kuleyi merak ediyorum. Daha önce hiç köyümden dışarı çıkmamıştım."

Rona'nın gözleri bir anda parladı.

"Ne? Ciddi misiniz? Ben de ilk kez köyümden büyü kulelerine giriş sınavı için ayrılmıştım. Annem o kadar endişelendi ki beni göndermekten vazgeçmek üzereydi. Ama babam bir şekilde onu ikna etti. Şimdi düşününce, tüm bunlara değmiş. İki yıldır kuledeyim ve şimdiden Kule Üstadı'nın bir numaralı çırağı oldum! Ailemin ne kadar gurur duyduğunu bilemezsiniz..."

Jaksen bu kızın gerçekten de çok konuştuğunu unutmuştu. Ama en azından normal bir insan gördüğü için sevinmişti. Normal bir insandan kastı, hikayesindeki büyü kulesi kısmını çıkartınca, onun da kendi dünyasındaki kızlardan hiçbir farkı yoktu. Bu onu bir nebze rahatlatıyordu. Rona'nın neşeli bir şekilde konuşmasına devam etmesi, Jaksen'in hafifçe gülümsemesine neden oldu. Ancak bir süre sonra onun gerçekten çok konuştuğunu hatırladı. Bu yüzden, nazikçe lafa girmeye çalıştı:

"Öhm... Rona?"

Rona, Jaksen'in sesini duyunca bir anda sustu.

Stolen from Royal Road, this story should be reported if encountered on Amazon.

"Şey... Rona, hikayeni dinlemeyi gerçekten çok isterim. Ama önce kuleyi gezip Ogmios'la buluşmam gerekiyor. Belki sonra uzun uzun sohbet edebiliriz."

Jaksen'in gülümsemesi ve tereddütlü sesi, Rona'nın bir an için ifadesizce kalmasına neden oldu. Ancak hemen ardından yüzüne yeniden bir heyecan yerleşti:

"Tabii ki! Size tüm kuleyi göstereceğim. Buraya bayılacaksınız! Burası göründüğünden çok daha büyük!"

Bir an bu kızın çok tatlı olduğunu düşünmüştü ancak sonrasında kafasında birkaç tahta eksik olduğunu fark etti.

Rona, Jaksen'e kuleyi gezdirmeye başlamıştı. Yol boyunca her detayı büyük bir coşkuyla anlattı. Jaksen, onun heyecanını takdir etse de kuledeki her odayı görmenin sonsuza kadar sürebileceğini hissediyordu. Bu yüzden, en çok merak ettiği şeyi görmek istediğini belirtti:

"Rona, kuleyi gezmek harika olur ama... sanırım önce büyüleri görmek istiyorum. Daha sonra diğer katlara bakabiliriz."

Rona bir an hayal kırıklığına uğramış gibi göründü, ama kısa sürede kendini toparladı.

"Tabii ki! Beni takip edin lütfen!" diyerek onu büyü teorileri ve pratiklerinin öğretildiği 11. kata götürdü.

Kata vardıklarında Jaksen, daha önce hiç görmediği bir manzarayla karşılaştı. Burası büyük bir kütüphaneyi andırıyordu. Duvarlar boyunca uzanan kitaplıklar ve aralarındaki çalışma masalarında kitaplara dalmış genç büyücüler vardı. Ancak odanın ortasındaki yükseltilmiş taş platform, burayı sıradan bir kütüphane olmaktan çıkarıyordu. Platformun üzerinde büyü yapan birkaç kişi vardı. Ellerindeki sopalardan ateş ve ışık çıkıyordu. Jaksen, bu manzaraya dalmışken Rona onu dürttü:

"Bay Kahraman! Burası acemilerin büyü teorisi ve pratik eğitimi aldığı yer. İlk kez büyü öğrenen herkes burada başlar. Teorik bilgilerini pekiştirdikten sonra pratik yaparlar. Tabii ki daha üst düzey büyücüler için ayrı katlar var. Onlar daha tehlikeli ve yıkıcı büyülerle çalışır."

Rona'nın heyecanla anlattıklarını dinlerken Jaksen, büyü yapan gençleri izlemeye devam etti. Bunlar nasıl mümkün olabilir? Bir insan nasıl ateş ve suyu kontrol edebilir? diye düşünüyordu.

Rona'nın şimdiye kadar anlattıklarını zaten az çok tahmin etmişti. Büyü dışında burada olan her şey zaten kendi dünyasında da var olan şeylerdi. İlginç bir şekilde büyüye karşı daha fazla meraklanmıştı. O sırada Rona düşüncelerini bölerek konuşmasına devam etmeye başladı.

''Beyaz büyü kulesi, tüm büyü kuleleri arasında en büyüğüdür! Toplamda tamı tamına 22 kat bulunur! Gerçekten çok büyük değil mi bay kahraman! İlk kat büyücü olmayan vatandaşların kuleyi görmeleri için kullanılır, genel de burada kule büyücüleri büyülü eserlerini sergilerler. 2. Ve 3. Katlar ise diğer büyü kulelerinin büyücüleri veya gezgin büyücüler için ayrılmış misafirhanelerdir, eğitim salonları, toplantı salonlarını ve özel odaları içerir. Gelen misafirlerimizin üst katlara Kule üstadının izni olmadan çıkması yasaklanmıştır ancak elbette bu sizin için geçerli değil bay kahraman. 4. Kat ise Revir yatakhaneleri ve malzeme depoları bulunur. 5. ve 8.Katlara kadar kule büyücülerinin kullanması için kütüphaneler, yemekhaneler, dinlenme salonları ve yatakhaneleri vardır bu katlarda büyü kullanımı yasaklanmıştır. 9. Ve 10. Katlar ise araştırma ve simya alanları. Buralarda her çeşit büyülü taşlar, aletler, cihazlar ve yaratıklar araştırılıp incelenir. Aynı zamanda iksirler gibi çeşitli büyülü araçlarda üretilir.'' Rona biraz soluklandıktan sonra etrafını göstererek devam etti.

''Şu an da bulunduğumuz kat ise büyü teorileri ve pratiği için acemilerin eğitim alanıdır. 12. Ve 13. Katlar ise büyü teorisi için ders sınıfları ve kütüphaneler var, 14. Katta antrenman ve talim alanları bulunur, 15. Katta büyük bir turnuva amfitiyatro var ancak biz acemi ve çırak büyücüler için 15. Kat sondur, daha yukarı ki katlara çıkamayız, yine de bazı kıdemli ustaların çırakları 18. Kata kadar çıkma iznine sahipler, benim gibi! Sizin ilk çağrıldığınız o geniş salon 18. Kattı bay kahraman!'' Rona, bir yandan konuşurken bir yandan da Jaksen'e hayranlıkla bakıyordu:

"Sizi ilk gördüğümde, o büyü çemberinde... Yaydığınız baskı herkesi etkiledi. Gerçekten çok güçlüsünüz!"

Jaksen, kızın hayranlık dolu bakışlarından rahatsız olup gözlerini kaçırdı. Ancak kulenin büyüklüğüne ve burada gördüklerine hayran kalmıştı. Bir kulenin nasıl bir şey olduğunu biliyordu ancak kendi dünyasında kuleler sadece kaleler de veya çiftlikler de olurdu. Ayrıca için de hiç kimse yaşamazdı, en azından duydukları bu yöndeydi. Özellikle kendi dünyasında hiç 22 katlı bir kule duymamıştı. 22 kat gerçekten çok büyük olmalıydı. Muhtemelen kendi dünyasında bu kadar büyük bir yapı yoktur. Olsaydı hana gelen gezginlerden bir şeyler duyardı.

Bu dünya, özellikle büyü, onun için bir sır ve heyecan kaynağıydı. Gözlerini tekrar platformdaki büyücülere çevirdi ve büyünün ihtişamına bir kez daha daldı.