Novels2Search

Romın

Daha önce okumak için; https://tengriata.wordpress.com

-----------------------------------------------------------------------------------

Beni duyuyor musun baba ?! Sen öldün ! Ama ben yeniden doğdum !

- Kara Maske.

------------------------------------------------------------------------------------

KARA MASKE

Gathım'daki gökdeleninde bürosunda sâkince oturuyor belgeleri denetliyordu. Yanında, her zamanki gibi ciddi olan muavini ve sevgilisi Li ona yardımcı oluyordu. Büro kapısının iki yanında en çok güvendiği iki koruması tetikteydi.

Ve bir silah sesi duyuldu.

"N'oluyor ?!" diye bağırıp diye bağırdı belgeleri elinden atarken.

Kapı açıldı ve bir koruma içeri girdi. "Patron, bu Harli Kuin ! Aşağıda herkesi öldürüyor !"

Kaşlarını çattı. 'Bu kaçık burada ne yapıyor ?' en son duyduğunda Arkham'dan tüymüştü. "Yâni ? Hâlâ burada ne yapıyorsun ? Git ve onu öldür ! O sadece bir kişi !"

Koruma hâlâ gitmedi. Alnı terle parlıyordu. Belli ki korkmuştu.

Kara Maske(Black Mask) bu itaatsizliğe müsamaha göstermeyecekti. Belindeki tabancaya uzandığı esnâda "Bakın !" diye bağırdı, koruma silahını cama doğrulturken.

Kara Maske döndü ve baktı. Yeraltı dünyâsında gâyet tanınan Kızıl Baş iple aşağı sarkmıştı.

Love what you're reading? Discover and support the author on the platform they originally published on.

İkisi bir an bakıştı.

Kızıl Baş, tabancasını çekti ve ateş etmeye başladı. Romın(Roman) hızla Li'yi yakaladı ve yere attı kendini. "Ne bekliyorsunuz !? Vurun onu!" Korumalara bağırdı kurşunlardan kaçarken.

Kızıl Baş yarı kırık camı tekmeleyerek içeri girdi. Masaya bir tekme attı ve kendine bir siper oluşturdu. Gerzek korumalar da ancak o zaman silahları olduğunu hatırladı.

Kapıya koşup Li'yi dışarı itti. Silahıyla Kızıl Başa, sipere çöküp kaçtığı bir kaç kurşun sıktıktan sonra kendisi de çıktı.

Çıktığı gibi korumaların acılı bağrışları ve inlemeleri duyuldu. 'Beklendiği gibi.' diye düşündü. 'Bu saçmalık bittikten ve onu kimin tuttuğunu öğrendikten sonra işe alacağım onu.'

"Efendim, çatıda bir helikopter var." Li sâkindi. Her zamanki gibi üslubunu bozmamış, mantıklı olanı yapıyordu.

Ona hafifçe başını salladı ve her ihtimâle karşı bir kolunu etrâfına sararak hızla yürümeye başladı.

Merdivene ulaştıklarında tam üstlerine fırlatılan yarı kırık masadan eğilerek kaçtılar. Romın, Li'yi arkasına alarak silahını adama doğrulttu. "Sen git. Birazdan geliyorum." dedi ona. Li ona bir an baktı ve gitti.

"Nereye gidiyon ?" Sesinden sokak çocuğu olduğu belliydi. Sağ elindeki tabanca ona nişan alırken, sol elinde kanlı bir hançer vardı.

"Siktir git." tüm cephânesini ona boşalttı. Kızıl Baş, mermilerden kaçmak yerine hançeriyle neredeyse ışınlanır gibi kesti onları.

"Benimle dalga geçiyor olmalısın !" Dedi merdivenlerden yukarı çıkmadan önce şaşkın bir şekilde . 'Sâdece Yarasa Adamın bu seviyede olduğunu sanırdım !' Şimdi onu daha da çok işe almak istiyordu ama bu güçte bir adamı hem alması hemde tutması çok zordu. 'İlerde sorun olabilir. Ama onu bir ölüm görevine gönderirsem..'

Birkaç kat merdiven çıktıktan sonra çatıdaydı. Kapının yanında Li duruyordu."Güvende olduğunuzu görmek güzel efendim."

"Bence de. Hadi gidelim." diye cevapladı çatışmada dağılan üstünü düzeltirken.

Kadın gözlüğün düzeltirken başını salladı. "Tabii efe-"

Zaman donmuş gibiydi. Li'nin boğazında korkunç bir yarık vardı. Gözleri genişleyip bir an ona baktı sonra çöktü. Romın donmuş şekilde ona baktı bir süre.

"Beni hatırladın mı ?" Diye alay etti Kızıl Baş. Elinde kanlı bir hançeri rahatça sallıyordu. Silahı ona dönüktü.

Ateş etti ve Roman Sions, nâm-ı diğer Kara Maske bitti.

-----------------------------------------------------------------------------------

Daha önce okumak için; https://tengriata.wordpress.com