Novels2Search

Cin

Daha önce okumak için; https://tengriata.wordpress.com

-----------------------------------------------------------------------------------

Yemyeşil lan.

- Hide

------------------------------------------------------------------------------------

YEŞİL CİN

"Hahahahaha ! Gel de yakala beni böcek çocuk !" Diye güldü Yeşil Cin(Green Goblin). Arkasında, Arkasında çaylak kahramanlardan biri olan Örümcek Adam attıra attıra onu kovalıyordu.

Bir süre önce Yeşil Cin, Oskorp(Oscorp) Şirketinin üst kurulunu toza çevirmişti. Kelimenin tam anlamıyla !

Böcek çocuk ona ağlarıyla yakalamaya çalıştı ama Cin rahatlıkla kaçtı. "Tekrar dene !" diye gülüd tekrar. Kemerinden bir avuç patlayıcı çıkardı ve arkaya fırlattı. Âni bir şekilde yukarı çıktı ve gösteriyi izlemeye başladı.

Ne yazık ki bu çocuk beklediği gibi değildi. Bombaları atlattığı gibi ağlarıyla onları kimseye zarar veremeyecek kadar yukarı fırlattı. "Bu kadar mı !?" dedi alayla. Cin'in daha fazlasını attığını görünce hafif bir küfür savurdu.

Karışık atmıştı. Biraz patlayıcı, biraz yanıcı, biraz da yapışkan ve zehirli.

Yine de böcek kaçmaya devâm etti. Bir el daha atmak için ceplerin uzandı ama yakındaki yabancıyı fark ettiğinde durdu.

Dev bir bitkinin onu yutmasını engelleyerek kaçtı hızla. Onun gibi daha pek çok bitkinin bir gökdelen gibi birleştiğini ve üstünde bir kadının rahatça durduğunu gördü.

"Zehirli Sarmaşık ! Bu zevki neye borçluyum ?" dedi neşeyle. Bildiği kadarıyla dünyâdaki en tehlikeli Üst İnsanlardan biriydi. Mitlerden fırlama bir Doğa Tanrıçası gibiydi.

Kadın yarı kapalı gözleriyle ona baktı. Cevap verme zahmetine bile girmedi. Onun yerine elini hafifçe kaldırdı ve dev bitkinin tekrar ona saldırmasına neden oldu.

"Sende mi gebermek istiyon ?" Diye kıkırdadı kadına bir avuç patlayıcı atarken. Bir kaç bitki hemen bombalarını yakaladı. Bir süre sonra patladıklarında çoğu ölmüş veya ölmek üzereydi.

If you come across this story on Amazon, be aware that it has been stolen from Royal Road. Please report it.

Zehirli Sarmaşık bir an bitkilerine baktı, sonra Cine öfkeyle baktı. Bu sefer iki elini de havaya kaldırdı ve tüm bitkilere saldırı emri verdi.

Yeşil Cin, hızla onlardan kaçınırken uygun zamanlarda bomba atıyordu. Bitkiler parçalanıp düşerken neşeyle gülüyordu.

Zehirli Sarmaşık daha da öfkeli görünüyordu. Cin, onu daha da kızdırmak istedi.

"N'oldu ? Aşırı büyümüş otlarına mı üzüldü ? " Âniden yakasının tutulduğunu hissetti. Şaşkınca baktı.

"Bırak beni !" Zehirli Sarmaşık, görünenin aksine bayağı güçlüydü.

"Yok yok bırakma !" Böcek bebe onlara yetişmişti sonunda. "Şimdi ablacım.." diye başladı ama bir bitki ona sağlam bir darbe indirip yandaki binâlardan birinin çatısına fırlattı. Çarptığı yerde hafif bir çukur oluşmuştu.

"Bunu sabah hissedeceğim." diye inledi Örümcek Adam. Onu fırlatan bitki ona saldırmaya devâm edince hızla kaçtı ve aralarında bir kovalamaca başladı.

"Yakaladım seni !" Yeşil Cin, fırsattan istifâde bir hançerle kadına saldırdı. Ama giydiği yapraktan yapılma elbiseye çarptığında ucu büküldü. Kadın ona döndüğünde eğlenmiş gibi baktı. Sonra sağlam bir yumruk çaktı yüzünün ortasına.

Acıyla bağırdı.

"Ne diyodun ?" dedi kadın küçük bir sırıtmayla.

Bu sırada yarı baygın haldeki Örümcek Adam, bir bitkinin ayak bileğinden tutması sebebiyle baş aşağı vaziyetti yanına geldi. Zehirli Sarmaşık ona bir an baktı sonra ona döndü.

Yeşil Cinin şaşkınlığına sırıttı. "Şimdi benimle geliyorsun. Seninle tanışmayı dört gözle bekleyen biri var." Bedenini bitkiler sarıyordu. Hafifçe debelendi ama hiç bir etkisi olmadı.

Örümcek Adam toparlanmış gibiydi. "Dur !"

"Hayır." dedi basitçe. Boynuna kolye şeklinde takılmış bir ak çiçeğe ovdu hafifçe. Sonra...

Sonrasını anlamadı. Şaşkınca etrâfına baktı. Tuhaf bir mağaradaydı. Her yerde garip bitkiler vardı ve rahatsız edici derecede huzurluydu.

Bitkilerden büyük oranda kurtulmuştu. En azından şimdi sâdece el ve ayak bilekleri bağlıydı. Onlardan da kurtulmaya çalıştı ama Zehirli Sarmaşığın bir yumruğu onu tekrar sâkinleştirdi.

"Normın Osborn(Norman Osborn). Yavaş yavaş yaşamı mahfeden birçok pislikten biri."

Kadın onu omuzlarından tutup kaldırdı ve konuşan adama baktı. Yaşlı Dilenciye şaşkınca baktı. "Adımı biliyorsun ama ben seninkini bilmiyorum."

"Adımı bilecek kadar değerli değilsin." Adamın sakalının arkasında küçük bir gülümseme görebiliyordu. Bunak elini kaldırıp parmaklarını şıklattı. Yeşil Cin maskesinin kaybolduğunu, yüzünün açıkta kaldığını fark etti. Endişeyle kaçmaya çalıştı ama Bitki kadın izin vermedi.

İhtiyar çenesini tutup zorla ona baktırdı. "Gözlerimi baksana." Baktı Cin gözlerine.

Ve ânında pişmân oldu. Siyah virgüllerle dolu bembeyaz bir çift çukur.

Daha önce hiç bu kadar kötü hissetmemişti. Sanki hiçbir şeyin değeri kalmamış gibiydi.

"Kötü şeyler yaptın çocuk." Kulağa torununu azarlayan bir Dede gibi geliyordu sesi. "Belki daha erken davransak düzelebilirdin ama arık çok geç. Yine de merâk etme ailene hiçbir zarar verilmeyeceği gibi şirketinin ve servetinin tamâmı onların."

Bir kez daha baktı çukurlara. Garip bir şekilde rahatlamış hissediyordu kendini.

Sonrası yok.

-----------------------------------------------------------------------------------

Daha önce okumak için; https://tengriata.wordpress.com